Ülkemizde modern meyve bahçelerinin sayısı giderek artmakta ve meyvecilik gün geçtikçe önem kazanmaktadır.
Son yıllarda meyve üreticisi çok uluslu şirketlerin ülkemize olan ilgisi ve yatırımları yerli yatırımcıların da dikkatini çekmekte, her geçen gün meyve plantasyonları genişlemektedir. Modern meyvecilikte amaç, diğer tüm tarımsal faaliyetlerde olduğu gibi birim alandan en yüksek verimi ve en kaliteli ürünü almaktır.
Bu da, dünyanın meyvecilikte önde gelen ülkelerinin uygulamakta olduğu modern meyvecilik tekniklerini kullanmakla mümkündür. Bu teknikleri kullanabilmemiz ise, ancak meyve ağaçlarında cerayan eden
fizyolojik olayları bilmemiz ve bu doğrultuda
bitki besleme tekniklerini uygulamamız ile olabilmektedir.
Meyve Ağaçlarında Çiçek
Tomurcuğu Oluşumu
Meyve ağaçlarında çiçeklenme, bitki bünyesinde meydana gelen bir çok kompleks olayın sonucunda gerçekleşmektedir. Çiçeklenme
ve tomurcuk oluşumu gerçekleşmeden ürün
alınması mümkün olmamaktadır. Meyve ağaçları, çok yıllık bitkiler olmalarından dolayı, çeşitli
iklim değişikliklerinden kolayca etkilenebilmektedirler. Çiçek tomurcuğu oluşumuna ve
çiçeklenme üzerine; sulama, gübreleme, besin
maddelerinin depo organlarında birikimi (karbon asimilasyonu) seyreltme vb. gibi bir çok
faktör etkili olmaktadır. Bir çok meyve türünde,
vejetatif ve generatif gelişmenin başlangıcında
yaprak koltuklarında yeni tomurcuklar meydana gelmektedir. Bu tomurcuklar gelişerek,
bir kısmı fizyolojik ve bunu takiben
de morfolojik ayrım aşamalarını
geçirerek çiçek tomurcuğu haline dönüşmektedirler. Bunu takip eden ertesi
ilkbaharda, bu tomurcuklardan çiçekler meydana gelmektedir.
Meyve ağaçlarında, çiçek tomurcukları genel olarak bir önceki üretim periyodu içerisinde
belirlenmektedir. Meyve türlerine göre çiçek tomurcuğu ayrım periyodları değişkenlik göstermektedir. Yumuşak çekirdekli meyve türlerinde
bu periyod, sert çekirdeklilere (Temmuz-Eylül)
göre daha erken gerçekleşmekle birlikte, herdem yeşil türlerde farklılaşma daha geç periyodlarda ( Ocak – Şubat gibi ) başlamakta ve diğer
türlerde olduğu gibi çiçeklenmeden hemen
önce tamamlanmaktadır.
Çiçek tomurcuklarının oluşumu 2 farklı
dönemde meydana gelmektedir:
- Fizyolojik Ayrım Periyodu:
Bu dönem, sürgün ve çiçek tomurcuklarının
ayırt edilemediği, fakat tomurcukların sürgün
veya çiçek tomurcuğuna dönmelerini sağlayacak bir kısım fizyolojik hazırlıkların yapıldığı
periyottur. - Morfolojik Ayrım Periyodu:
Fizyolojik ayrımı takiben, çiçek tomurcuğu
farklılaşması ( morfolojik ayrım ) başlamaktadır.
Bu dönemde çiçek tomurcuğunda ki görülebilir
değişimler belirlenmektedir.
Çiçek tomurcuğu oluşumu ile ilgili olarak,
uzun yıllardır bir çok bilim adamı tarafından
araştırmalar yapılmaktadır. Müller Thurgau tarafından, çiçek tomurcuğu oluşumunda karbonhidratların etkili olduğunu bildirilmiştir. Klebs’e
göre, çiçek tomurcuğu oluşumunda karbonhidratların yanında azot da önemli rol oynamaktadır. Araştırıcıya göre C/N oranı 1’den büyük olduğunda çiçek tomurcuğu oluşumu meydana
gelmektedir.
Çiçek tomurcuğu oluşumunda C/N dengesinin oldukça önemli olduğu ve bitki içerisinde ki
karbonhidrat miktarı ne kadar fazla ise generatif
gelişmenin de o kadar fazla olacağı düşünülmektedir.
Meyve Ağaçlarında Yedek Besin
Maddelerinin Rezervlerde
Depolanması
Karbonhidratlar ve azot gibi yedek besin
maddeleri; ağaçların kök, gövde, tomurcuklar ve sürgünler gibi kısımlarında depo edilirler. Meyve ağaçları, gerekli besin maddelerini
üretim döneminde ihtiyaç duyulan yerlere
harcarken, ihtiyaç fazlasını veya bir kısmını da
sonradan kullanılmak üzere depolarlar. Besin
maddelerinin depolanmasında 2 önemli zorunluluk vardır.
1- Ekolojik Zorunluluk:
Yedek besin maddeleri, dalların olgunlaştırılmasını, gözlerin kuvvetli ve sağlıklı oluşmasını, kabuk tabakalarının kalın ve kuvvetli
olmasını sağlayarak şiddetli don ve soğuklara
karşı dayanımı artırırlar.
2- Fizyolojik Zorunluluk:
Yedek besin maddeleri sayesinde,
ağaçlar ilkbaharda henüz asimilasyon organları (yapraklar) yokken ve yeni
oluşmakta iken, tomurcukların uyanmasını ve taze sürgünlerin
uzayıp yapraklanmasını sağlamaktadırlar. Ağaçların
ilkbaharda çiçeklenmeleri
ve meyve tutumları yalnızca
rezervlerin yedek besin maddelerince tam olarak depolanmaları ile mümkün olmaktadır. Konu ile ilgili çalışmalar
bunu teyit etmektedir;
Gövdede depo edilen karbonhidratların önemli bir kısmı tomurcukların açılmasında
kullanılır (Kaşka, 1968).
Woods’a (1959) göre,
sürgün büyümesi sırasında
yedek maddelerde başlangıçta görülen azalmanın bir kısmı, yaprakların teşekkülüne katılma
yüzündendir. Bu yapraklar, zamanı gelince, yeni
sürgünün kendine yeterli olmasını sağlarlar. Karbonhidrat miktarının minimuma indiği zamanın
yaprak büyümesinin en hızlı olduğu zamana
rastladığını bildirmişlerdir (Kaşka, 1968).
Micklem (1953) çiçek tomurcuklarının, sürgün büyümesi hemen hemen durunca ve karbonhidratlar birikmeye başlayınca meydana
geldiğini bildirmiştir (Kaşka, 1968).
Hoffman’a (1958) göre, çiçek tomurcuklarının, organ taslaklarındaki gelişme safhalarının
başarılı bir şekilde tamamlanabilmesi için hem
karbonhidratlara hem de azotlu maddelere ihtiyaç duyulmaktadır (Kaşka, 1968).
Kış boyunca, çok yıllık bu odunsu kısımlarda
(depo organları) depo edilen karbonhidrat ve
azotlu bileşikler, ertesi yılki çiçeklenme ve meyve tutumu üzerine etkilidirler. (Titus and Kong,
1982; Faby and Navmann, 1987)
Hasat Sonrası Gübrelemesi
Nedir ve Neden Önemlidir?
Meyve ağaçlarında, gerek yıl içerinde oluşturulan meyve gözleri ve sürgünlerin kış dönemine sağlıklı ve güçlü bir şekilde girebilmesi,
gerekse bir sonraki üretim periyodu için ihtiyaç
duyulan karbonhidrat ve besin maddelerinin rezerv organlarında depo edilebilmesi için hasatın
tamamlanmasını takiben yapraktan ve topraktan yapılan gübrelemelere, hasat sonrası gübrelemesi denilmektedir.
Hasat sonrası uygulamaları, meyve bahçeciliği uygulamalarının en önemli bölümüdür. Rezerv karbonhidrat ve diğer besin maddelerinin
düzeyi, gelecek üretim periyodu başlangıcının
bir anlamda sigortası gibir. Hasat sonrası dönemi, meyve ağaçlarının gelecek ilkbaharda çiçek
tutumu, sürgün gelişimi ve meyve tutumu için
oldukça önemlidir. Bunun en büyük nedeni, ilk
yaprakların oluşumu ve topraktaki besin elementlerinin kökler tarafından alınmaya başlayana kadar gereken enerjinin ve besin ihtiyacının,
rezervlerden karşılanıyor olmasıdır.
Hasat sonrası, karbonhidratlar ve azotlu bileşikler dallar ve kökler gibi çok yıllık odunsu
kısımlara taşınırlar (Titus ve Kong, 1982)
Özellikle yapraklarını döken meyve ağaçlarında, azot bileşikleri ve karbonhidratlar, hasat
sonrası depo edilir ve bu yedek besin maddeleri
gelecek ilkbaharda başlangıç sürgün gelişimi ve
çiçeklenme için kullanılır. ( Titus and Kong 1982,
tromp 1983, Oliveira and Priestley 1988 Loescher et al. 1990 )
Hasat sonrası, gelecek ilkbaharda ilk yaprakların ve çiçeklerin oluşumu ve meyve tutumu
için, nişasta gibi karbonhidratlar ve azot gibi
besin maddeleri köklerde depo edilmeye başlanır ve sonbaharda yaprak dökümüne kadar bu
süreç devam eder.
İlkbaharda gerçekleşen sürgün faaliyeti ,
çiçek tutumu ve ilk yaprakların oluşumu gibi
faaliyetlerin %80-%90’ı meyve ağaçlarının bünyelerinden gelen rezervlerden karşılanmaktadır.
Hasatın tamamlanmasının hemen ardından,
fotosentez ürünlerinin büyük bir bölümü meyve ile birlikte taşınır, kalan kısımları ise rezerv organlarına depolanır. Depo edilen karbonhidrat
ve besin maddelerinin miktarı gelecek sezonun
verim ve sürgün gelişimini belirler.
Toprak ısındıkça kök büyümesi artar ve bu
büyüme gözler uyanıncaya kadar devam eder.
Gözlerin uyanmasının ardından, sürgün gelişimi
süresince kök büyümesi yavaşlar. Gözlerin uyanmaya başlamasından 7-8 hafta boyunca gerekli
besin maddeleri rezervlerden karşılanmaktadır.
Toprak sıcaklıkları artmaya başladıkça, yeni oluşan kökler daha aktif hale geçecek ve gerekli
besin elementlerini topraktan alınmaya başlayacaktır. Ağaçlar, ancak bu dönemden sonra ilk
yapraklar tarafından üretilen fotosentez ürünlerini (topraktaki besin maddelerinin kullanımıyla
üretilen karbonhidratları) kullanmaya başlar.
Meyve ağaçları, oldukça yüksek miktarlarda meyve üretimi yapmalarından dolayı, fazla
miktarda besin maddesine ihtiyaç duymaktadırlar. Hasat sonrası dönem ile ilgili bilinenin
aksine, yoğun üretim periyodu sonunda asimilasyon ürünlerinin bir çoğu meyve üretimine ve büyümesine harcandığı için rezerv
organları gelecek ilkbahardaki faaliyetler için
yetersiz kalacaktır. Bu durumda, eğer meyve
ağaçları gelecek ilkbaharda gelişecek olan
gözler ve sürgünler için yeterli karbonhidrat
ve besin maddesi depo edemeyecekler ise
gelecek üretim periyodu ( verim) olumsuz etkilenecektir.
Hasat sonrası gübrelemesi uzun yılların
verdiği bilgi birikimi sonucu;
a. Yaz sonu – sonbahar başlangıcında, iyi bir
tomurcuk oluşumu ve farklılaşması sağlar.
b. Dormansi boyunca kış mevsiminde don
zaralanmalarına karşı direnç, ve gelecek ilkbahar
için yeterli besin rezervini garanti eder.
c. Gelecek ilkbahar için; çiçek, yaprak, sürgün, meyve tutumu ve kök gelişimini güvence
altına alır.
Rezervlerin Doluluğunu
Nasıl Garanti Ederiz? - Hasat sonrası, uzun süre etkili ve dengeli bir besleme yapılması ile fotosentezle bitki
besin elementlerinin bir süre daha özümlenmesine imkan tanınır ve yaprak dökümü 2-3 hafta
geciktirilir. - Gübre uygulamaları, yaprakların sararmasını beklemeden hala yeşil durumdayken yani
fotosentez devam ederken yapılmalıdır. - Yapraktan yapılan uygulamalarda ise çinko
ve bor uygulanması tavsiye edilmektedir. - Topraktan ve damlamadan yapılan uygulamalar için, kaybolmayan azot teknolojisine sahip
inhibitörlü gübrelerle (COMPO NovaTec Solub
16-10-17, COMPO DuraTec 14-7-14 vb.) uygulamalar yapılmalıdır. <
GIPHY App Key not set. Please check settings